Gerek ergenlik gerekse gençlik dönemleri kişinin yaşamının en güzel ve en mutlu dönemleri olurken aynı zamanda birer kriz ya da bunalım dönemleridir. Bireyin fiziksel, zihinsel, sosyal yapısında meydana gelen değişikliklere ayak uydurmaya çalışırken öte yandan çatışma yaşaması kaçınılmaz bir hal almaktadır.
Ergen; Büyümek için sabırsızlanmakta ise de bir türlü çocuksu davranışlardan kurtulamamaktadır. Ergen yeni arayışlar içindedir. Bu arayışların en önemlisi "kimlik arayışıdır". İşe ilk önce ana babasını görmezlikten gelmekle başlar. Çocukluk yaşlarındaki gibi babanın fikirleri eskisi gibi ilginç değildir ve çok az şey bilir. Bu duygular ergenliğin sona ermesi ile kaybolur. Ergen ana babasını gerçekçi duygularla değerlendirmeğe başlar. Yeni bir kişiliğin bağımsız olmakla şekilleneceğini düşündüğünden ergen bağımsız olmaya büyük önem verir. Evden kopar, çevresinden uzaklaştırdığı ana-babasının boşluğunu doldurmak için yeni ilişkilere yönelir. Bir grup içinde olmak gence güven verir. Onaylamasa bile grubun bazı davranışlarına katılır. Bu konuda ana babaya düşen görev genci evde fazla sınırlamamak olmalıdır. Çünkü bunalan genç dışarıda daha etkin arkadaşlarının peşinden gidebilir.
ERGENLİK NE DEĞİLDİR ???
ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ RUHSAL VE TOPLUMSAL PROBLEMLER
SONUÇ OLARAK ERGENLİK;
BİREYİN ÇOCUKLUKTAN YETİŞKİNLİĞE GEÇERKEN BİREYSELLEŞMESİNİ, TOPLUMSALLAŞMASINI SAĞLAYAN RUHSAL, FİZİKSEL VE SOSYAL OLGUNLAŞMA DÖNEMİDİR.
DAHA FAZLA İLGİ OLANAK VE SAYGI DÖNEMİDİR.
KİŞİSEL OLARAK BAŞLANGIÇ VE BİTİŞİ FARKLIDIR.
SAĞLIKLI HER ÇOCUĞUN YAŞAYACAĞI SÜREÇTİR.